İsim:

Email: *

Mesaj: *

İsim:

Email: *

Mesaj: *

30 Aralık 2013 Pazartesi

Çekilişe Katılım Süresi Bitiyor, Kaçırmayınn !

Herkese Merhaba,

Yeni yıla adım atarken öncelikle, herkese sevdikleriyle mutlu, keyifli, bol kahkahalı, yeniliklerle dolu bir yıl diliyorum. Tabi ki sağlıkla..

Ve çekilişin süresinin azaldığını hatırlatmak isterim, henüz katılamayanlar varsa, birkaç ufak şartla birlikte mail atarlarsa listeye ekleyelim.



Sevgiler.


26 Aralık 2013 Perşembe

Beslenme Durumumuz / Tarifler

Kış mevsiminin gelmesiyle sebze çeşitleri azalıyor, Melis'e her öğünde farklı bir yemek yaptığımız için bu durum haliyle sıkıntı oluyor.

Haftada bir gün mutlaka brokoli çorbası, kereviz, ıspanak yapıyoruz. Makarna ve köfteyi çok seviyor. Ara öğün olarak yoğurt yemeyi bıraktığı için mutlaka yoğurt çorbası yapıyoruz, pirinçli ve unlu.. Bulgur pilavını sevmeye başladı, bununla birlikte yine kuru bakliyat pişirmeye özen gösteriyoruz.

Ara öğün olarak meyve ve kuruyemiş tüketiyor, haftada bir - iki kez önceden tarifini verdiğim bal kabaklı muhallebiden yapıyorum. Pekmezli, ceviz ve havuçlu kek de sık yaptıklarımdan, bazen güzelce yiyor, bazen dokunmuyor bile: )

Peynir ve zeytin yediremediğimiz için, kahvaltıyı hala karışım yaparak hazırlıyorum. Aslında bunu hiç sevmiyor ama hiç olmazsa içine labne, bal kattığım için vitamin alıyor düşüncesiyle biraz zoraki yediriyorum. Bu karışıma bal, ceviz, bebe bisküvisi, labne, biraz organik bugday ekmeği ve süt ekliyorum. Yanında haşlanmış yumurta ile yiyor, bunun da sarısını yemiyor, sadece beyazını yiyor : )

Menemen ve patatesli sigara böreği de sık tükettiklerinden..

İçme alışkanlığı yok, suyu bile yeni yeni alıştırdık desem yalan olmaz. Pipet işe yaradı, akşamları süt içiyor, arada da mandalina - nar suyu yapıyoruz, ancak pipetle içiyor biraz. Ayranı sevemedi.

Çikolata ya da tatlı alışkanlığı yok, sanırım biz vermediğimizden tanıyamadı. Arada kinder alıyorum, nasıl sevinip, yiyor, sanki önceden çok yermiş gibi: ) Haftada bir-iki minik çikolata veriyorum.

Hepimiz eminim bi süre sonra aynı şeyleri yaptığımızı düşünüyor, değişik tarifler arıyoruz. 

Son zamanlarda denediğim güzel tarifleri basitçe sizlerle paylaşmak isterim;

Mısır Unlu Omlet
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 tatlı kaşığı mısır unu
1 tatlı kaşığı labne
1 yumurta
Yarım çay bardağı su

Tereyağını eritip, mısır ununu kavuruyoruz, sonrasında labne ve suyu ekliyoruz, en son da yumurta.

Havuç ve Portakallı Çorba
1 yemek kaşığı zeytinyağı
Yarım küçük soğan
Yarım diş sarımsak
1 küçük patates
1 orta boy havuç
Sıcak su

Soğan ve sarımsağı kavuruyoruz, ardından sebzeleri katıp biraz çeviriyoruz, suyu ekliyor ve pişmeye yakın portakal suyu ekliyoruz. İster püre yapın, ister rondodan geçirin. 

Yulafli Çorba
1 domates
Maydonoz
2 yemek kaşığı yulaf ezmesi
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
2 su bardağı sıcak su

Rendelenmiş domatesi maydonoz ile birlikte yağda kavuruyoruz, suyu ekleyip kaynamaya başlayınca yulaf ezmesini ekliyoruz. Kısık ateşte yulaflar yumuşayana kadar pişiriyoruz.

Patates Köftesi
1 küçük patates
1 küçük havuç
1 yumurta
1 yemek kaşığı tam buğday unu
Zeytinyağı
Tuz 
Kimyon

Patates ve havucu rendeliyoruz, içine un ve baharatları katıp karıştırıyoruz, az yağlı tavada 1 yemek kaşığı ile döküp, önlü - arkalı kızartıyoruz.


Balık Zehirlenmesi

Melis geçtiğimiz aylarda iki kez balık sebebiyle zehirlendi. Aslında ben her ne kadar balıktan olduğunu düşünmesem de, her ikisi de balık yediği güne denk geldi. Sanırım balıkla birlikte verdiğimiz başka bir gıdayla birleşince böyle bir reaksiyon oluştu..

İlk zehirlenmesi bizim için kabustu, korkmuştuk, ilk kez yaşıyorduk. O gün çok az yemişti balığı, öncesinde de balık yemeyi reddediyordu, bu yüzden çorbasına eklemiştim, bir şekilde yesin diye.. Gece uykusundayken kusmaya başladı, hem de şiddetli bir şekilde. Yüzüstü uyuyordu, korktu, biz ne olduğunu anlayamadan kucaklamaya çalışırken tekrar kusmaya başladı. Tabii ki hemen duşa soktuk uyku sersemi kuzucuğumuzu. Temizledikten sonra yeniden kusmaya başladı, apar topar hastaneye gittik. Direk ne yediğini sordular. Ben de genel durumu anlattım. Balık eskisi gibi yemiyor, ben bir şekilde yediklerine ekliyorum diye. Doktor direk balıktan olmuş dedi, ben ısrarla çok ez yedi diye belirtirken, yediği saat ile kusmaya başladığı saati sordu, tam 4 saat sonra olmuştu ve balık zehirlenmeleri de bu kadar süre sonra gösterirmiş kendini. Hemen serum vermediler, aralıklarla su içirip durumu izlemek istediler. O kadar enerjikti ki, hastanede fır dönerken biz ara ara ve az az su içiriyorduk. Tekrarlamadı, bu yüzden gerek olmadığını söylediler. Eve döndük.

İkincisinde ise, baya uzun bir süre sonra, tekrar denedik ve yine çorbasına eklemiştim. Yine yedikten dört saat sonra kusmaya başladı, bu sefer o kadar şiddetli değildi ama çok zorlandı, uzun sürdü, ağladı, mahvolduk.

Kendi doktorumuza kontrole gittiğimizde durumu paylaştık, o da balıktan olsa en başta olurdu dedi, yani biz ek gıdaya başladığımızda gayet düzenli balık yediriyorduk, hiçbirşey olmamıştı. Bir süre ara verin, balık yağını deneyin dedi. Bize portakallı bir balık yağı verdi. Açıkcası aromalıların çıktığını bilmiyordum. Aldık ama iki ay geçti hala vermedik. Ben cesaret edemedim. Yine aynısı olursa ve Melis bu kadar acı çekerse diye.. Sonuçta ceviz ve omega içeren gıdalar veriyorum. Doktorumuz her ne kadar balık yemesi şart, balık gibi olmaz onlar dese de. Ben aynı fikirde değilim, varsın balık yemeyiversin, tekrar aynı şeyleri yaşatamam. Bir eksiklik olacağını düşünmüyorum. Balık yağı konusunda bu kadar katı düşünmüyorum, sadece cesaretim gelirse vereceğim, tabii ki gündüz saatinde.


Emzirdiğin için, süt ile balık olmaz diyenler var, bu doğru mu bilmiyorum ama doğru ise önceden neden olmadı ki o dönemler daha sık emiyordu sonuçta. Yoğurt da yedirmiyordum, balık yiyeceği gün, ne olur ne olmaz diye. Gayet de taze balıklardı. Balık ile ilgili olsa sanırım hepimiz rahatsız olurduk sonrasında. Ben bile uzaklaştım balıktan..


Bizim için korkutucu, üzücü, çok kötü bir deneyimdi. Dikkat etmemize rağmen bunları yaşadık. Bu yüzden siz de mutlaka, güvenli olmayan yerlerden balık almamaya özen gösterin, dondurulmuş balık alacaksanız, güvenilir markaları tercih edin, çözülmüş olan balığı tekrar dondurmayın. Her ihtimale karşı farklı bir gıda ile karıştırmayın, çorbaya eklemeyin mesela. Ve doğruluğundan çok emin değilim ama yine de aynı gün süt ürünleri vermeyin.

Ağlama Krizleri ! 2 Yaş Sendromuna Yaklaşırken..

Bu konuda söylenen, bilinen ne çok şey var ama uygulayanların sayısı ne kadar merak ediyorum.
Sanırım biz daha yolun başındayız ve biraz acemiyiz.

Melis doğduğundan beri sürekli ağlayan, geceleri ağlama krizlerine giren bir bebek değildi, bu sendromları çok yaşamamıştık.

Ancak son dönemlerde ne yapacağımızı bilemez durumlar yaşıyoruz. Bildiğiniz gibi bu minik kuzucukların durumu hergün değişiklik gösteriyor, bir gün çok uyumlu, huzurlu bir çocukken, diğer gün bir anda yemek yemeyen, mızmız biri olabiliyor. Bebeğiniz olmadan da çevreden dolayı biliriz ya, çocuklar ağlayarak istediğini yaptırır, her ağladığında istediğini yapmamak, inatlaşmamak gerekir, onun daha minik bir kuzu olduğunu unutmamak gerekir, bunu söylüyorum çünkü bazen sanki karşınızda olgun ve söylediklerinizi anlayabilecek biri varmış gibi konuşurken bulabiliyoruz kendimizi. Kendimden yola çıkarsam bu duruma alışmam zaman aldı, açıkcası başedebilme yöntemlerini biliyorum ama bazen uygulayamıyorum.

Son dönemlerde istediği olmadığı zaman kendini bulunduğu yere atıveren, ağlayan, hırçınlaşan bir Melis var karşımızda. Sorguladığım oluyor kimi zaman, bizde mi sorun var, acaba biz mi onu hırçın yaptık diye ama düşünüyorum; olabildiğince bu tepkilerine konuşarak, sesimizi çok yükseltmeden karşılık vermeye çalışıyoruz. Çok sık hayır dedirttiği zamanlar olabiliyor tabi.. Her çocuk çok farklı, bu konularda net konuşmak mümkün değil. 2 yaş sendromuna erken mi adım atıyoruz dersiniz : )

Bu konuda uygulayıp, işe yaradığına emin olduğum şey, ağlama krizine giren bebeğin ilgisini dağıtmak, farklı bir yöne çevirmek, anında değişiveriyorlar: )

Bazen bir süre ilgilenmemek de işe yarıyor. Mesela, geçenlerde istediği birşey olmayınca kendini yerlere atan Melis ile hiç ilgilenmedik, kendimi nasıl tuttum inanamıyorum, anlık sabır gerekiyor. Sonrasında ilgilenmediğimizi farkedince yanımıza gelip bize bakarak iyice tepki vermeye başladı, yine ilgilenmedik, ve sustu. O günden beri gerçekten kendini yerlere atma sıklığı değişti : )

Birine birşeyi vermesini istediğimizde, gidip yüzüne fırlatıyor bazen: ) Ya da durduk yere çat diye bir şaplak yiyebiliyorsunuz yüzünüze. Halbuki bunları bizden mi gördü, hayır, hatta kimseden de görmedi ama yadırgamamak lazımmış demek, böyle başına geliveriyormuş insanın.

Normalde eline almadığı, ilgilenmediği oyuncaklarıyla başka biri ilgilenince nasıl hırçınlaşıyor, şaşırıyoruz, hani çocuklar bir arada paylaşmayı öğreniyordu ? Ya da bunun için henüz erken mi ?

İnatlaşma konusuna gelince, bu konuda da çok olgun davranamıyorum bazen, onun bu konuda olgun olamayacağını unutabiliyorum.  Aslında bu zamanlarda, inatlaşmasını engellemek yerine, farklı yöne çekmek gerekiyor ilgisini, hemen aklıma bunu getiriyorum : )

Yemek yemekte zorladığı dönemlerde minik savaşlar yaşayabiliyoruz, itiraf edeyim, bazen eşim ya da anneme bana dikkat edin, anlık zarar verebilirim diyorum, o kadar: ) Ama sonra tüm o öfkeniz kaybolup gidiyor, ne ilginç bu minik canavarlar yaa: )

Böyle böyle, kimi zaman agresif, hırçın, kimi zaman sakin, bir şekilde büyüme sinyalleri hepsi, elimizden geldiğince algılarını ve zihinsel gelişimlerine destek olmalıyız. Sonuçta geçici dönemler, bol sabırla karşılamamız gereken..

Dışarıdan bakınca derdik ya, bacak kadar çocuğu susturamadılar ya da çılgınca ağlayan bir çocuğa engel olamayan birini gördüğümüzde anlamazdık. Ben böyleydim yani, eminim çoğunuz aynı şeyleri düşünüyordunuz. O yüzden boşa ahkam kesmemek lazım, bu minik mucizeler gerçekten sizden daha güçlü olabiliyorlar: )

Yine her zaman söylediğim gibi, tüm bunlara rağmen, akşam gittiğinde yüzünü gördüğümde, kokladığımda herşeyi unutturuyor mu, unutturuyor. Gece uyurken sımsıcak sarılmak dünyalara bedel mi, evet. Katlanılır kılan, sabır katan bunun gibi birçok örnek..

Var mı ufak hikayeleriniz bu terrible two yolculuğunda, yön göstereceğini düşündüğünüz ? : )


Sevgiler.

25 Aralık 2013 Çarşamba

İlk Param'la çocuğunuz büyüdükçe parası da büyüyecek.

Çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak isteyen anne-babalar için Yapı Kredi’nin yeni bir ürünü var: İlk Param

İlk Param, çocuğunuzun her adımında onunla beraber büyüyecek uzun dönemli bir birikim hesabı... İlk Param ile 0-18 yaş arası çocuklarınız adına şimdiden birikim yapmaya başlayabilirsiniz.

Çocuklarınızın gelecekteki ihtiyaçları için şimdiden birikim yapmaya başlamak isterseniz, İlk Param bunu oldukça kolay bir hale getiriyor. İlk Param’a Yapı Kredi kredi kartlarınızdan otomatik ödeme talimatı vererek, çocuğunuzun geleceğini garanti altına alan paranın kendi kendine birikmesini sağlayabilirsiniz.

İlk Param’ın Özellikleri

- İlk Param ile şimdiden çocuklarınız adına düzenli birikim yapabilirsiniz.
- Ortak hesap açarak sevdiklerinize İlk Param hediye edebilirsiniz.
- Belirleyeceğiniz tarih ve sıklıkta, belirleyeceğiniz miktarda düzenli birikim talimatı verebilirsiniz.
- Vadesiz hesaptan düzenli alım talimatı verilebildiği gibi, Yapı Kredi kredi kartlarından da düzenli birikim talimatı verebilirsiniz.
- Ara Ödeme fonksiyonu ile toplu olarak tek seferde ödeme de yapabilirsiniz.

Sevdiklerinize İlk Param hediye edin.

İlk Param’ı yalnızca kendi çocuklarınız için değil, yakınlarınızın çocukları için de açtırabilirsiniz. Böylece hem onlara unutulmaz bir hediye vermiş hem de yeni doğan bebeğin geleceği için birikim yapmaya teşvik etmiş olursunuz.

yapi-kredi-ilk-param 

 Neden İlk Param?

Uzun vadeli birikim imkanı sağlayan ilk Param %100 YFAK2 fonu içermektedir. YFAK2 fonu, esnek portföy yapısıyla gerek bono, gerek hisse senetleri piyasasındaki getiri fırsatlarını değerlendirir. Fonun amacı uzun vadeli yatırımların enflasyon karşısında değer kaybetmesine engel olarak enflasyon üzerinde getiri sağlamaktır. Fon yönetiminde yatırım yapılacak sermaye piyasası araçlarının seçiminde nakde dönüşümü kolay ve riski az olanlar tercih edilir. Uzun vadeli yatırım perspektifine sahip yatırımcılara uzun vadede orta risk seviyesi ile yüksek getiri elde etme imkanı sağlar.

Detaylı bilgi için tıklayınız.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

23 Aralık 2013 Pazartesi

Yılbaşı Hediye Öneriniz Benden

Yeni yıl heyecanının hepimizi iyiden iyiye sardığı bugünlerde, bir yandan yılbaşı akşamı için planlar yaparken bir yandan da “ne hediye alacağım?” endişesi içerisine giriyoruz. Yılbaşına kısa bir zaman kala alışveriş merkezlerinde telaşla gezmek yerine sizin için hazırladığımız alternatif hediye ve kampanya önerilerini mutlaka inceleyin!

Sizin için ilk seçtiğim hediye alternatifi ev hediyesi almayı düşünenlerin oldukça ilgisini çekecek!

2014'ün en güzel kahvaltıları, en hoş sohbetleri için Vestel’in sunduğu kahvaltı setlerine mutlaka göz atın derim!



Vestel yılbaşına özel hazırladığı kahvaltı setleri ile hediye alışverişini kolaylaştırıyor. Kırmızı, Inox ve Siyah Kahvaltı Setleri hem şıklığı ile göz dolduracak, hem de sevdiklerinizi çok mutlu edecek. “Hediyem yılbaşı ruhuna uygun olsun!” diyenler için kırmızı set ideal bir seçim.

Vestel Inox Su Isıtıcı, Dijital Tost Makinesi, Türk Kahve Makinesi'nden oluşan Inox set de çok şık ve pratik bir alternatif. Bu setin farkı ızgara olarak da kullanılabilen Vestel Dijital Inox Tost Makinesi.

Modern ve şık bir hediye arayanlar içinse önerimiz Siyah Set. Vestel Siyah Su Isıtıcı, Ekmek Kızartma Makinesi ve Filtre Kahve Makinesi içeren bu set farklı tasarımı ile benzersiz bir hediye olmaya aday.

Setler için buradan online sipariş verebilir, ücretsiz kargoyla hemen hediyelerinize kavuşabilirsiniz! Unutmadan, Vestel Kahvaltı Setleri 2014 yeni yıla özel hazırlandı. Yılbaşı’ndan sonra bu şekilde set olarak bu fiyatlarda bulmanız pek mümkün değil.

Özel, başka hiçbir yerde olmayan bir hediye arıyorsanız Vestel'de harika bir öneri daha var: Yılbaşı özel tasarımlı Türk Kahvesi Makinesi yeni yıla özel indirimli sadece 59 TL!


Yeni yıl, yeni umutlar, yeni hediyeler… Peki 2014 için dileğiniz hazır mı?

Siz sevdiklerinizi unutmayıp yeni yıl hediyeleri alırken Garanti de sizi unutmamış!
2013 yılını geride bırakırken yeni yıldan yeni dilekler eksik olmuyor. Yeni yıla girerken Garanti Bankası bazılarımızın dileklerini duymuş gibi sosyal medya takipçilerini sevindirecek bir kampanya yapmış!

Yeni yıl hediyeniz Garanti Link’ten!

Yıl boyunca farklı kampanyalarla fırsatlar sunan Garanti Link, 2014’e girerken çuvalını hediyelerle doldurmuş bir Noel Baba gibi bacanızdan inmeye hazırlanıyor. Günde en az 10 kere kontrol ettiğimiz sosyal medya hesaplarımızı Garanti Link ile Link’leyerek 14 şahane hediyeden birini kazanmaya hak kazanıyoruz. Televizyondan tablet bilgisayara, telefondan fotoğraf makinasına kadar birbirinden değerli hediyelerden birine sahip olmak çok da kolay. Benim dileğim yeni yılda sevdiklerimle her anımı ölümsüzleştirebileceğim bir fotoğraf makinası. Sizin dileğiniz ne?



Siz de buradan sosyal medya hesaplarınızı Link’leyin, 14 şahane hediyeden birini kazanma şansı yakalayın!


Diğer bir önerim ise moda ile teknolojiyi bir araya getiren Samsung Galaxy Gear! Çarpıcı renk seçenekleri, ince ve zarif tasarımı ile giyilebilir teknolojileri günlük yaşama daha da entegre eden Samsung Galaxy Gear alan herkese, 32GB microSD kart hediye ediliyor. 31 Aralık’a kadar geçerli olan kampanya ile hem yeni yılın en şık hediyesi olmaya aday Galaxy Gear’a, hem de yeni yılda en güzel anılarınızı rahatça saklayabileceğiniz 32GB microSD karta sahip olabilirsiniz.



Yenilikçi ve modaya önem veren kullanıcılara siyah, beyaz, gri, turuncu, sarı ve roze gibi çarpıcı renk seçenekleri sunan Galaxy Gear, 1.9 megapiksel BSI sensörlü kamerası ve 1.63 inç Super AMOLED ekranı ile kullanıcıları cezbediyor.

Telefonunuz cebinizdeyken bile bağlantıda kalmanızı sağlayan Galaxy Gear’da bulunan dahili hoparlör sayesinde telefonsuz konuşma deneyimini sunuyor. Örneğin, bir yandan yılbaşı partiniz için hazırlanırken, diğer taraftan telefon konuşmalarınızı yapabilir, alarmınızı kurabilir, mesaj yazabilir ya da takvim girişlerinizi oluşturabilirsiniz.

Kampanya hakkında detaylı bilgi için buraya tıklayın: http://www.samsung.com/tr/campaigns/galaksidenhediye/


Bir boomads advertorial içeriğidir.

22 Aralık 2013 Pazar

Çekilişe Katılmayanlar Var mııııı ?

Son bir hafta arkadaşlar, fotoğraflarınızın istediğiniz dizaynda yer alacağı bu güzel foto albümlere sahip olmak istiyorsanız, haydi tık tık..




17 Aralık 2013 Salı

Yılbaşı Hediyesi Olarak Narsisto'dan Albümler Kazanmak İsteyenler ?

Neden Narsisto ?



Yılbaşı için takipçilerime güzel, kalıcı, şık ve anlamlı hediye arayışı içindeydim. Kısa zaman önce Narsisto'dan verdiğim siparişlerim ulaşınca, çekilişimin de hediyesi belli oldu: )

Şık tasarım, kaliteli albüm, hızlı teslimat konularına önem veriyor ve fotoğraflarınız dijital ortamlarda birikmesin istiyorsanız kaçırmamalısınız derim !

Günümüzde, dijital ortamda o kadar çok fotoğrafımız var ki, sürekli bir albümde düzenleme düşüncesinde olup, gerçekleştiremiyoruz.




Narsisto bunun için bir kolaylık !
- Tasarımınızı internet sitelerinde kendiniz oluşturuyorsunuz.
- Kapak şeklini kendiniz seçebiliyor, ister kitap, ister dergi şeklinde oluşturabiliyorsunuz.
- Albümünüzün boyutunu ve sayfa sayısını kendiniz belirliyorsunuz.

Çekiliş sonucunda kazanabileceğiniz hediyeler şu şekilde, linklerini yanlarında belirttim.

Çekiliş sonucu kazanan ilk 3 kişiye;
·       20 cm Kare Sert Kapak Albüm (http://www.narsisto.com/foto-kitap/sert-kapak)

·       Sonraki 10 kişiye Narsisto internet sitesindekullanabilecekleri % 50 indirim çeki ! Hem de istedikleri üründe, yani internet sitelerinde gördüğünüz tüm ürünlerde kullanabileceğiniz hediye çeki.




En mutlu gününüz Narsisto ile unutulmaz olsun isterseniz, yapmanız gerekenler;


1- Bloğumu takibe almanız ve bloğunuzda duyurmanız ( Blogger sayfasından okuma listesine ekleyebilir ya da blog sayfasının en altında bulunan Followers alanından “Bu siteye katılın” alanını tıklayabilirsiniz). ZORUNLU
2- Narsisto’nun Facebook hesabını beğenmeniz ve Instagram hesabını takibe almanız. 
            Linkler;  https://www.facebook.com/Narsisto?fref=ts
                              http://instagram.com/narsisto
3- Minik Mucizem’i Facebook’ta beğenmeniz. https://www.facebook.com/minikmucizemmm
4- Instagram hesabımı takibe almanız. http://instagram.com/melissmum ve Instagram'da #minikmucizemmmyılbaşıçekilişi hastagıyle çekilişi duyurmanız

 Tüm şartları yerine getirince, linkleri ve mail adresinizle birlikte yorum bırakmanız ya da mbickici@gmail.com adresine mail atmanız.

Not: Bloğu olmayanlar diğer şartları yerine getirebilirler, bu yazının altına not bırakmayı unutmayınnnn.


Ve çekilişi kazananlardan albumlerini hazırlayıp, ellerine ulaştığında, albumleriyle birlikte çekilmiş fotoğraflarını istiyoruz, Narsisto’nun Facebook hesabında yayınlanacaktır.

Önemli :  Çekiliş 06.01.2014 tarihinde son bulacak ve kazananlar blogta duyurulacaktır.

Şimdiden herkese bol şans.


SEVDİKLERİMİZLE GEÇİRDİĞİMİZ MUTLU ANLAR, HAYATIMIZIN EN GÜZEL HEDİYESİDİR  !



16 Aralık 2013 Pazartesi

Ev Ayakkabısı / Patiği

Sanırım bu konuya bu kadar zaman, para ve kafa harcayacağımı söyleseler güler, geçerdim.
Ne kadar takıldım tahmin edemezsiniz, alt tarafı evde giyeceği ayakkabı, terlik ya da patik diye düşünülebilir ama ayak çukuru tam oluşmadığından, düzgün bir ürün almam gerektiğini düşündüm ve kış mevsiminin gelmesiyle birlikte epey araştırdım. Yalnız değilmişim meğer, fotoğraflardan gören birkaç anneden Melis'in ev ayakkabısını nerden aldınız diye mail gelince, şimdiki konumuz bu oldu: ) 
Doktorumuz, yumuşak olması yeterli, evde ortopedik ayakkabı giydirmeyin dedi. 

İlk aldığım, Dutty Fish'in aşağıdaki patiği oldu, aslında çok sevmiştim, Melis de çok rahat etti, ancak tabanının süet tarzı bir yapısı olması dolayısıyle, biraz aşındı gibi, rengi değişti derken hiç istemeden giydirmeye başladım.


İkinci ürün, penti oldu, kalın çorapla giyerse üşümez de diye düşünerek, aşağıdaki patikleri aldım, ilk yıkamada yamuldular.


Sonrasında Bobux'un ayakkabısını aldım ev tipi, deri, ince bir çorapla da giyebilir, tabanı da istediğim gibiydi. Ancak uzun bi süre sonra parmakları su toplamıştı, şimdilik giydirmiyoruz, sanırım ayağı alışmadı, ama tavsiye edebileceğim bir ayakkabı. Aşağıdaki fotoda görebilirsiniz. Başka bir yere gittiğinizde de evde kullanılabilecek tarzda..



Geçici olarak Twigy'nin patiklerini aldım, yumuş yumuş, çok rahat ve güzel. Ancak bunlarla da içe doğru basmaya başladı evde sürekli, hemen çıkardık tabii ki, denemeden almamak lazım. Ben bir alışveriş sırasında rastlayıp, dayanamayıp, almıştım.. Aşağıdaki fotosunda görebilirsiniz: )



Ve şimdi bir gün yol kenarına ayakkabı atan herhangi bir mağazadan 10 TL'ye aldığım bot şeklindeki yumuşak patiklerle geziyor: ) Sonuç bu yani, bu kadar markaya verdiğimiz parayla sanırım, çok daha faydalı şeyler alabilirmişiz.

İşin özü;

Alınan ayakkabının yaşına ve ayağına uygun olması şartmış.
Öyle her gördüğümüz, dış görünüşüne aldandığımız şeylere fazla para verilmemeliymiş.
Dengesini bozmayacak, sağlıklı ayakkabılar tercih edilmeliymiş.
Ayağın hava almasını, terlememesini sağlamalı ve tahriş etmemeliymiş.
Ön tarafının ayağını sıkmadığı kontrol edilmeli, mutlaka denenmeli ve birkaç adım attırılarak tepkileri ölçülmeliymiş.

Ve o minnak, mis ayaklar her an öpülüp sevilmeliii : )







Çocuklar İçin Ağız Bakım Rehberi

Çocuğunuzun sağlıklı ve temiz dişlere sahip olmasındaki ilk rol, size düşüyor. Ona fırçalama ve yeme alışkanlıklarını en iyi siz kazandırabilirsiniz. Bu konuda eksikleriniz olduğunu süşünüyorsanız, bugünkü yazımızı size rehberlik edebilir.





 Ağzı yeterince büyüdüğünde çocuğunuz nihayet 20 küçük dişe ve daha sonra 32 büyük dişe sahip olacak. Bütün çocuklar farklıdır ve bu nedenle ilk küçük dişin çıkması en erken 3 aydan başlayarak 12 aya kadar sürebilir ve bu ilk çıkanlar çoğunlukla alt orta dişlerdir. 6 yaş civarında çocuğunuzun hayatı boyunca kullanacağı ilk kalıcı dişi çıkacaktır.


Küçük dişler büyük işlere yarar

70 yıldan fazla dayanacak kadar sağlam büyük dişlerin aksine farklı görevlerine uygun olarak küçük dişlerin daha ince diş mineleri ve daha küçük kökleri vardır. Küçük dişler çiğnemeye yardımcı olmanın yanında, konuşma yeteneğini geliştirmek, çene ve yüz gelişimini desteklemek gibi birçok farklı işe de yarar. Daha da önemlisi diş etinin içinde çıkmayı bekleyen büyük dişlerin yerini tutarlar. Küçük dişler düştüğünde ortaya çıkan boşluk büyük dişlerin düzgün çıkmasını sağlayarak sağlıklı bir yetişkin gülümsemesi yaratmaya yardımcı olur.

Fırçalama ritüeli

İki yaş ve altı çocuklar için özel üretilmiş dış fırçası ve macunu kullanımı, diş fırçalamaya alışkın olmayan çocukların rahat etmesini sağlar, küçük dişlerin sağlıklı gelişimini destekler. Küçük ağızlarda rahatça kullanılmak üzere tasarlanmış küçük uçlu ve yumuşak kıllı fırça tercih edebilirsiniz.

Sağlıklı yemek

Bebekler büyüdükçe tatları daha iyi ayırt etmeye başlar ve birçoğumuz gibi tatlı yiyeceklere yönelir. Oysaki bu tatlı besinlerde bulunan şeker, çocuğunuzun ağzındaki doğal bakterilerle reaksiyona girer ve dişlere saldırarak çürüklere yol açan zararlı asitler üretir. Eğer küçük dişler çürük yüzünden erken yitirilirse, çocuğunuzun büyük dişlerinin gelişimini etkileyebilir.

Dişçiyi ziyaret

Çocuğunuzun ilk dişinin çıktığı andan itibaren dişçiye gitmeye başlamalı ve dişçiniz aksini söylemedikçe her 6 ayda bir tekrar uğramalısınız. Dişçiyi düzenli olarak ziyaret etmek çocuğunuzun diş bakımında önemli bir rol oynar çünkü bu ziyaretler çocuğun bu yeni ve bazen de garip ortama alışmasını ve yıllar boyu sürecek iyi alışkınlıklar edinmesini sağlar.

3-5 yaş için

Çocuğunuz küçük dişlerinin tamamını çıkarmıştır. Sabah ve akşam tam 2 dakika fırçalama yapması önemli. Bu yaşlarda çocuğunuzun dişlerini sizin fırçalamanız gerekse de, fırçayı kendilerinin tutmaya başlamaları iyi olacaktır. Yaşına uygun bir diş fırçasının üzerine bir bezelye kadar çocuk diş macunu sürün.

6 yaş ve üzeri

Yaklaşık 6 yaşından itibaren çocuğunuzun ağzında küçük, büyük dişler ve boşluklar olacak. Bu sıralarda ilk yeni dişler diş etinin için den çıkmaya ve küçük dişleri sallandırmaya başlar. Sonra küçük dişler tamamen dışarı itilir ve geriye büyük dişlerin dolduracağı boşluklar kalır. Yeni çıkan büyük dişlerin minesi tamamen olgunlaşmamıştır ve bu yüzden çürüğe karşı savunmasızdır. Bu aşama gençlik yıllarına kadar sürecektir. Küçük dişlerini kaybetmek her çocuk için büyümenin önemli bir parçasıdır ve büyük dişlerin hayat boyu dayanması gerektiği için ağız sağlığında kritik bir dönemdir. 7 yaş civarında çocuğunuz diş fırçalama sorumluluğunu kendisi taşımaya hazır olmalıdır. Yine de dişini doğru fırçaladığını kontrol etmeniz önemlidir.



4 adımda diş bakımı

1. Çocuğunuzun yaşına uygun bir fırça ve macunla günde iki defa dişini fırçaladığından emin olun.
2. Nazik ve dairesel hareketlerle dişin bütün yüzeylerini temizlemesini sağlayın.
3. Çocuğunuzun dişlerinin günde dört defadan fazla şekerli yiyecek ve içeceklere maruz kalmamasına dikkat edin.
4. Çocuğunuzu düzenli olarak altı ayda bir kontrol için dişçiye götürün.



Bir kaç tavsiye

-Çocuğunuza gece boyunca içebileceği bir süt ya da meyve suyu şişesi bırakmayın, çünkü ağzında şişeyle uyumak dişlerine zarar verebilir.
-Çocuğunuza hipopotam ya da aslan taklidi yapmayı öğretin ki dişini fırçalamak için ağzını kocaman açsın.
-Eğer çocuğunuz yerinde durmuyorsa dişlerini fırçalamak için kucağınıza oturtun. Büyüyünce arkasında durmak da işe yarayabilir.
-Dişlerini kaybetmek ve ağzılarında boşluklar oluşması bazen çocukları üzebilir, o yüzden diş perisiyle bu durumu eğlenceli hale getirin.
-Meyve suyuna 10’da bir su karıştırarak dişlerine değecek asit oranını azaltın.

-Her 3 ayda bir ve her hastalıktan sonra diş fırçası değiştirmek fırçalamanın her defasında mümkün olduğunca etkili olmasını sağlar ve mikrop taşınmasını azaltır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

11 Aralık 2013 Çarşamba

Birlikte "bebeklerde alerji" konusunun detaylarına iniyoruz

Bir çok okuyucumun konuyla ilgili gelen soruları üzerine ‘bebeklerde alerji’ konusuna eğilmeye karar verdim. Alerji, değişen yaşam koşullarıyla birlikte son dönemlerde dünya çapında giderek artan bir durum. İstatistikler sizi korkutmasın ama günümüzde yaklaşık her 10 kişiden 3-4’ünün yaşamlarının bir döneminde alerjiden etkilendiği biliniyor.

Peki, alerji nedir? Alerji; bağışıklık sisteminin birçok insanı rahatsız etmeyen bazı maddelere karşı normalden farklı olarak verdiği tepkilerdir. Alerjisi bulunan kişilerin bağışıklık sistemi vücuda giren maddeyi zararlı olarak algılıyor, ve zararlı olmayan maddeye tepki vermeye başlıyor. Bu durum, döküntü, kızarıklık, kaşıntı, hapşırık gibi rahatsız edici belirtilere ve bazen şok gibi çok tehlikeli olabilen durumlara da neden olabiliyor.

 

 Bebeklik ve çocukluk döneminde en sık rastlanan alerji tipi besin alerjisi. Besin alerjisinin de çeşitli türleri var. Bebeklerde en sık rastlanan besin alerji tipi ise inek sütü alerjisi.

Anneler dikkat; anne, baba veya kardeşlerinde alerji olan bebeklerde alerji gelişme riskinin daha yüksek olduğu biliniyor. Ailesinde alerji olan 10 bebekten 6-7’si büyük ölçüde alerji riski taşıyor.

İnek sütü alerjisi olan bebeklerin doktorları izin verene kadar inek sütü veya keçi gibi diğer hayvanların sütlerini içeren hiçbir gıda tüketmemeleri gerekiyor. Bu konuda çok hassas olmak şart, bu nedenle bebeklerini emziren annelerin süt ve peynir, yoğurt  gibi süt ürünlerini tüketmemeleri, doktorlarının önerdiği gibi beslenmeleri kritik önem taşıyor.

Bebekler, inek sütü içeren bir besin aldıklarında gaz sancısı, kusma, ishal veya kabızlık, dışkıda kan gibi sindirim şikayetleri; kızarıklık, kaşıntı, döküntü gibi cilt şikayetleri ; hapşırık, burun akıntısı, hışıltılı solunum ve nefes darlığı gibi solunum sıkıntıları yaşayabiliyor. Bu can sıkıcı belirtiler,  bebeklerde aşırı ağlama, huzursuzluk, yüz, gözler ve dudaklarda şişmeye ve bebeğin kilo alamamasına da sebep olabiliyor.

Bu belirtiler ile karşılaşan annelerin, bir an önce vakit kaybetmeden doktorlarına danışmaları gerekiyor.

Anneler çok iyi bilirler, ülkemizde uzun zamandır inek sütü alerjisi konusunda annelerin güvenerek bilgi edinebilecekleri bir kaynağın eksikliği duyuluyordu.

Artık inek sütü alerjisi başta olmak üzere besin alerjisi ile ilgili daha fazla bilgi edinmek, bebeğinizin alerji riski taşıyıp taşımadığını öğrenmek için www.bebekvealerji.com websitesini ziyaret edebilirsiniz.

Vakit kaybetmeden siteyi inceleyin, problem yaşayan diğer annelerin hikayelerini dinleyin ve uzman videoları yardımıyla giderek artan alerji problemi hakkında kendinizi bilinçlendirin.

http://www.bebekvealerji.com/AlerjiNedir.aspx
http://www.bebekvealerji.com/OzamanNeYapalim.aspx
http://www.bebekvealerji.com/HekimlerNeDiyor.aspx
http://www.bebekvealerji.com/Default.aspx?prm=ailelernediyor
http://www.bebekvealerji.com/AlerjiTesti.aspx

Bir boomads advertorial içeriğidir.

29 Kasım 2013 Cuma

Mom-Z'de Olanlar ?

11 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan Mom-Z 2013 için davetiyem bugün ulaştı.
Katılanlar var mı ? 

Biraraya gelmek ve bu güzel günü paylaşmak için iyi bir fırsat: ) Buluşmak üzere..

Sevgiler..

"Annelerden aldığımız ilhamla anneler için çalışıyoruz, çünkü annelerin sonsuz gücüne ve dünyayı sadece annelerin değiştirebileceğine inanıyoruz" diyen Fikir Annesi'ne teşekklür ederiz şimdiden.

Detayları aşağıda paylaşmak istedim, ayrıca Mom-Z sayfasından da erişebilirsiniz.





Mobil yaşam, dijital dünya, yeni kuşaklarla değişen aile kültürü..
Markalar, profesyoneller ve dünya çapında konuşmacılar mom-z'de hikayelerini anlatacak.

Aileye dokunmak isteyen ve bunun yolunun anneden geçtiğini bilen herkes, her marka ve her hizmet için mom-z™ ikinci yılında yine kucak açıyor. 11 Aralık 2013′de Kadir Has Üniversitesi’nde düzenleniyor! 

Mom-z kimdir?
Çocuğu 2000 yılı ve sonrasında doğmuş olan anne Z Kuşağı Annesidir. Çünkü bu çocuklar Z kuşağı çocukları. Farklı ve algıları çok yüksek çocuklar. Ve annelerinin hayatlarına girdikleri andan itibaren onları da değiştirdiler; yeni anneliğin doğmasını da sağladılar.

Mom-z’de neler olacak?
Z Anneleri konuşulacak. Özellikle bir önceki kuşak annelerden ne kadar farklı olduklarını, özellikle son 10 yılda “anne” ve “annelik” kavramının ne kadar değiştiğini, bu kuşak annelerle iletişim kurmanın ve markalarının bu annelere dokunmasının da ne çok farklılaştığını. Hem sektör profesyonelleri, hem dünyaca ünlü stratejistler hem de pazarlamacılar konuşacak, tartışacak.

Bu yılın temasında yer alan ‘yeni aile’ kavramı nasıl işlenecek? Bizi nasıl bir aile yapısı ve ilişkileri bekliyor?
Yeni aile kavramının dinamikleri çok değişti. Çekirdek aile dediğimiz kavram eskiden anne, baba ve çocuktan oluşurken şimdi anne, baba, çocuk ve teknolojiden oluşuyor. Teknolojiler hayatımızın her yerinde her şekilde adapte oldular. Çocuklarımıza yemek yedirirken de, uyuturken de teknolojiden faydalanıyoruz. Eğlenirken de? Eğlendirirken de? Gerek aile içi ilişkiler gerekse de sosyal ilişkiler başka bir boyut kazandı. Sosyalleşme denen kavram çok değişti. İşte tüm bunları, bu durumu yönetmeyi, kabul edip hayatımızın içine alırken aynı zamanda nelere dikkat etmemiz gerektiğini de önemsemek lazım. Tüm bu değişimi hayatımıza doğru almak için doğru kavramak gerekiyor.

Dijital anne kimdir?
Bir annenin ne kadar dijital olduğu teknolojiyle arasında olan bağa göre değişir. Anne vardır zaten ilgi alanıdır ve kolayca entegre olur. Anne vardır cep telefonunu sadece arama yapmak için kullanmayı tercih eder. Bu dediğim gibi kişiye göre değişiyor. Ancak bir gerçek var ki çocuklarımızın artık hepsi teknoloji dostu olarak doğuyor. Bize de en azından bu çocukları anlamak, hayatlarına baktığımızda yakın durabilmek, tamamen olmasa da aynı dili konuşabilmeye en azından istekli olduğumuzu göstermek için teknoloji ile barışık olmak düşüyor. Artık e-okul sistemleri var, çocuklar internet üzerinden ödev araştırma yapabiliyorlar. Bu nedenle eğitim sistemlerini anlamak için de teknoloji artık bir gereklilik.

Bir etkinlik markası olarak Mom-z nasıl doğdu?
Mom-z, Fikir Annesi tarafından yaratılmış bir marka. Fikir Annesi’nin CEO’su Pınar Reyhan Özyiğit yaklaşık 13 senedir anneler ile iletişim üzerine çalışıyor. Fikir Annesi de annelerin sonsuz gücüne inanarak bu alandaki özgün içerikleri ve projeleri tasarlayarak gerekli iletişim köprüsünü kuran bir ajanstır.
Mom- Z, annenin aslında kadın ve birey olarak ne kadar önemli olduğunu ve anne olduktan sonra değişen kadın davranışları ile gelişimi zirveye çıkan bu kitlenin konuşulduğu bir platform ihtiyacından yola çıkarak incelikle tasarlanmış bir etkinlik. Bu nedenle Fikir Annesi, mom-z ile anneyi önemseyen, destek olan, inanan markalar, ürün ve hizmetler ile sosyal sorumluluk bilincini esas alan projeleri aynı çatı altında buluşturuyor.

27 Kasım 2013 Çarşamba

Muhteşem İkili ! Omo&Yumoş Sensitive

Herkese Merhaba,

Omo & Yumoş'un hazırladığı güzel sürprizden sizlere bahsetmek istiyorum.
Gerçekten sürpriz oldu çünkü beklediğim bir paket yoktu, şirkette koca valizi görünce çok şaşırdım. 



Merakla açarken, karşımda ailemizin güzel fotoğraflarını görünce de mutlu oldum tabii ki, öncelikle seçimleri için teşekkür ediyorum. Bu beyaz valizin içinde güzel ve yumuşacık bir battaniye ile birlikte Omo & Yumoş Sensitive seti de vardı. 

Kendi çamaşırlarımız için Yumoş evde zaten vazgeçilmezimizdi. Hipoalerjenik olan ve bebeklere özel üretilen bu ürünleri de severek deneyeceğiz. 

Omo ve Yumoş Sensitive tarafından hazırlanan “Bebeğim ve Ben” mobil uygulamasından da söz edeyim sizlere; hem yeni anneler hem de anne adayları için geliştirildi! Siz de Bebeğim ve Ben uygulamasını indirerek doğum öncesi ve doğum sonrası için pratik bilgileri öğrenebilir ve uzman doktorlara sorularınızı yöneltebilirsiniz! Uygulamaya ulaşmak için tık tık ! :)




Yumoş sayfası              : www.yumos.com
Facebook                       : www.facebook.com/YumosTurkiye 
Twitter                            : twitter.com/YumosTR

“Muhteşem İkili”
Facebook Uygulaması  : apps.facebook.com/yumosmuhtesemikili/
OmoKadınlarKulübü      : www.omokadinlarkulubu.com


19 Kasım 2013 Salı

Anneler Paylaşıyor Köşesi - Anne Bebek Dergisi

Anne-Bebek dergisinin "Anneler Paylaşıyor" köşesi için derginin editörü Aslıhan Gündüz ile görüşmüştük. Yayınlanması Ekim ayını buldu. Röportajımızı aşağıda okuyabilirsiniz.

Kuzucuğuma yine güzel bir hatıra oldu..

Aslı Hn.a Teşekkürler bu güzel yayın için : )



18 Kasım 2013 Pazartesi

Kids Music Class - Etiler Müzik Okulu

Geçenlerde de bahsettiğim gibi, kış geliyor, ne yapacağız, hem eğlenceli hem faydalı etkinlikler bulmak lazım diye düşünerek arayışlara girmiştim. Hippo ilk deneyimimizdi. 

Etiler Müzik Okulu'ndan da bilgi bekliyordum, Hande Hn. hızlıca aydınlattı beni. Biz de heyecanla deneme dersine gitmeye karar verdik.  Beni heyecanlandıran, Melis'in zaten müzikle eğlenceli vakit geçiriyor olması dolayısıyle, acaba nasıl geçecek diye düşünmekti.

Mekan Etiler'de Boğaziçi Kampüsüne çok yakın, müstakil şirin bir bina. Deneme dersine katılım sayısı fazlaydı, arada derse devam edenler de vardı. 

Yaş aralığı küçük olunca, derse bir ebeveynin katılımı şarttı, ben katıldım, eşim de arkadan izliyordu bizi ama o bile yasakmış: ) Çünkü çocuklar babaları görünce dikkati dağılabiliyor arada, mantıklı bence de.

Okulun amacı 6-30 ay aralığındaki bebiklere ritim öğretebilmek, sonrasında da hem ritim, hem çalmayı öğretmek şeklinde ilerliyor. 

Müzik eşliğinde bazı aktivite araçları ile bebeklerin eşlik etmesini sağlamak amacı ile başlandı derse. Melis bazen şaşkındı, bazen eğlendi, bazen elindeki aletler alınınca sinirlendi, dolayısıyle alamadık onda kaldı : ) Renkli ve keyifli bir gündü bizim için.

Sonraki aşama ders şeklinde devam ediyor. Ama benim amacım eğlenmesi, değişik bir aktivite olmasıydı. Melis'in ileride bir enstrüman çalıyor olmasını çok çokkk istiyorum. 3 yaşından sonra bu şekilde dersler alıyor olması faydalı olabilir. Şimdilik derslere devam etmeyeceğiz ama aralarda müzikli güzel aktiviteler olunca bizi bilgilendirecekler ve kaçırmayacağız :)

Çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerini ön planda tutarak, müzikle öğrenmeyi, arkadaş edinmeyi, uyumu yakalamalarına olanak sağlayan keyifli bir ortam. Bebeğinizin ilgisini, bulunduğu ayı da düşünerek deneme dersine katılarak fikir edinebilirsiniz.











Bakım.. Bakım.. Bakım..

Herkese Merhaba, hem de mis kokulusundan ;)

Arada düşünmüyor değilim, bir kozmetik bloğu da oluştursam mı diye, ama mevcutta en çok Melis'imli paylaşımların yer aldığı bu alana bile zor vakit ayırabiliyorken ve bu yüzden üzülüyorken, sanırım ikinci bir bloğa yetişemem.


Bir koku hastası olarak, sevdiğim bir kozmetik mağazasına girdiğimde halimi siz düşünün, özellikle hamileyken doğumdan sonra ya vakit ayıramazsam, ya etrafta pek hoş gözlerle bakmadığım bakımsız annelerden olursam, olmam değil mi diye etrafıma serzenişte bulunuyordum, şükür korkularım gerçek olmadı: ) Bakımın vakitle ilgili olmadığını düşünüyorum, ya da maddi imkanlarla. İçinizde varsa, istiyorsanız her şartta kendinize zaman ayırabilirsiniz. Çalışan anneler için durum daha zor evet, ama eninde sonunda bu kuzular uyuyor ya da öyle ya da böyle istediğiniz zaman kendinize bir şekilde dışarda zaman ayırabiliyorsunuz, hiç mi zaman ayıramadınız, gece biraz geç yatın ama temiz ve bakımlı olun ne olur diyorum az önce yukarıda bahsettiğim annelere. Sadece anneler değil aslında, tüm bayanlara ! Şirket ortamında bu konuda inanılmaz takıntılı olduğumu çevremdekiler bilir, çok zamanı olup yine de kendine bakmayan, özen göstermeyen, kötü kokan hatunlar bolca mevcut (yaşayanlar bilir), o yüzden ısrarla diyorum ya, insan yeter ki istesin. Neyse bu konu epey uzun, söyleyeceklerim tükenmeyebilir, sürekli aynı mesajı veren cümleler kurup durmayayım, siz anladınız beni ;)


Geçmişte yani hamilelik dönemimde memnun kaldığım ürünleri paylaşmayı seviyordum, bu geleneği sürdüreyim dedim.. 


Aşağıda güzel bir bakım özeti çıkardım, en sevdiklerimden.. Siz de memnun kaldıklarınızı paylaşın lütfenn !


Sevgiler...




  • Yves Rocher markasının allık ve pudrasını kullanıyorum, cildinizde ağır bir his bırakmıyor ve hergün kullanıyorsanız, içeriğinin bitki özlü olması da cazip kılıyor..












  • Loreal'in göz altı kapatıcısı.. Açıkcası kapatıcı değil aydınlık veren ürünleri seviyorum, bu ürün de ihtiyacımı karşılıyor, BB krem ve pudra sonrası az miktarda sürünce gayet doğal duruyor.
  • Kiehl's BB Krem. Aslında Garnier'in BB Kremini almış ve beğenmemiştim, dolayısıyle BB Kremlere karşı iyi şeyler hissetmiyordum:) Taa ki Nimostylo'nun çekilişinden bu krem çıkana kadar, yüzünüzdeki renk tonu farklılılarını başarılı bir şekilde sabitliyor ve çok doğal duruyor, denemenizi öneririm.

  • Flormar'ın göz ve kaş kalemi. Minnak gözlere sahip olduğum ve gözkapağım kocaman kocaman olmadığı için:) far kullanmayı özel günler haricinde pek sevmem ama bu yeşil kalem sanırım günlük hayatta vazgeçemediğimden, ayrıca kaş kalemi de başarılı.


  • Victoria's Secret'in lip sticki. Tadının güzelliğinden sürekli yiyip, tazelemek zorunda kalsam da, öyle çok parıl parıl olmayıp doğal bir görünüm veren bu ürünü de yanımdan ayırmıyorum.

  • Tırnak bakımına eminim bu yazıyı okumak için vakit ayıranların çoğu önem veriyordur. Benim için de en önemlilerden. Oje hergün süremeseniz de, sürüyorsanız bakımlı durmalı, öyle ertesi gün bir kısmı çıkmış yamalı yamalı kötü tırnaklarla dolaşmamalısınız derim. Mor aşığı biri olarak morun her tonunu zaman zaman kullanırım, yeşil-sarı-siyah haricinde de diğer renk ojeleri severim. En sık kullandığım Flor Mar'ın 319 numarası ve Golden Rose'un Paris'i. Pastel'in ojelerini başarılı bulmuyorum bu arada, ya da bana fazla dayanmıyor, bilemedim.

  • Bath and Body Works'un hayranıyım, o mağaza, konsept, kokular hepsi bir harika aslında, Avrupa yakasında sadece İstinye Park'ta var diye biliyorum, Anadolu yakasında yerini bilmiyorum. Aşağıdaki vücut spreyi sık kullandıklarımdan, ayrıca duş jelleri de kalıcı, deneyinnn !


  • El kremi olarak inanın birçok ürün denedim, yoğun bakım kremleri, body shop'ın iğrenç kokulu extra yoğun kremi vs. Ama içindeki yağlar, kokusu, elde yağlı his bırakmaması ve kalıcılığı dolayısıyle kesinlikle yine Victoria's Secret'in el ve vücut kremini tavsiye ediyorum. Butter'ı da başarılı bu arada. Vücut Spreyini de dayanamayıp aldım, mis miss. Şu aralar kampanyası da var, kaçırmayın.


  • Uzun süredir kullandığım, vazgeçemediğim parfümüm, Armani Black Code.


  • Ayak bakımı için de uzun uğraşlar vermişimdir. Aşağıdaki seri hep topuklar için, hem kışın kuruyan ayaklar için faydalı. Duşta güzelce ponzaladığınız ayaklarınıza, Neutregana'nın kremlerini sürerek pamuk gibi hissedebilirsiniz ;) Bunun haricinde The Body Shop'ın da ayak bakım serisini de önerebilirim.


  • Loreal Elseve Extra Ordinary Oil; yeni keşfettiğim bir ürün. Kalın telli ve inanılmaz fazla saçlara sahip olduğum için yine tahmin edersiniz birçok ürün denemişliğim var. Argan yağlarından tutun, saç maskelerine kadar. Bu üründe birçok bakım yağı birarada, yıkadıktan sonra ya da kuru haldeyken kullanabiliyorsunuz, yumuşatıyor ve fönden önce yatıştırıyor diyelim, mucizeler yaratmıyor ama fena değil..

  • The Body Shop'un butterı. Butter'ların normal body losyonlarından farkı daha çok nemlendirici özelliğe sahip olması, duştan ve güzel bir vücut peeling inden sonra kullanın, sonrasındaki hissi yaşayınca beni anlayacaksınız : ) Yumuş yumuşşş..

  • Birçok marka denedim, Rimel konusunda Loreal'in üzerine yok diyorum. Son serisinden 4D olanını kullanın, en düşük ve az kirpikleri bile güzelleştiriyor.


  • The Body Shop'ın vazgeçemediğim serisi, Japanese Cherry Blossom. Losyon, duş jeli, butter ve vücut spreyini kullanıyorum, kokusu harika. 



  • Bath & Body Works'un bronzlaştırıcı parlaklık veren köpüğü, yaz döneminde kullanılmalı, bacaklar ve kollara bronz ve pırıltılı bie görünüm veriyor. Değişik bir ürün, köpük olması da rahat ve eşit değerde sürülme kolaylığı sağlıyor.


  • Vücut peelingi olarak Yves Rocher'ın Şeftalili ürününü kullanıyorum. Kalın peeling taneleriyle gerçekten işe yarayan bir ürün.



  • Yüz peelingi için ise Amway'in aşağıdaki ürünü kesinlikle tavsiye ettiklerim arasında. Haftada iki kez kullanmanız yeterli, ben duşta kullanmayı tercih ediyorum, cilt iyice yumuşadıktan sonra ve çıkınca inannın pürüzsüzlüğü ve parlaklığı görüyorsunuz.

  • Göz çevresi kremi kullanma zamanım kısa bir süre önce geldiğinden beri :) hemen önlemimi alayım dedim ve araştırmalarım sonucu yine Amway'ın ürününü almaya karar verdim, sonuçları paylaşırım : )