İsim:

Email: *

Mesaj: *

İsim:

Email: *

Mesaj: *

21 Ekim 2015 Çarşamba

3 Yaş Etkinlikleri

Çalışan anne olunca ve eğer çocuğunuz kreşe de başlamamışsa, yapılacak aktivitelerin önemi artıyor. Okul öncesi çocuğun yaratıcılığını, hayal gücünü, el gelişimini, kavramları öğrenmesinde büyük faydası var biliyorsunuz. Bazen basit görünen bir aktivite bile çok önemli şeyler öğretebiliyor. Hem size de terapi oluyor, öyle değil mi ? Her akşam yaptığımız oyun ve etkinlik rutinlerinin bana da çok faydası oluyor şahsen:) Terapi gibi, Melis seansı bana çok çok iyi geliyor, sıfırlanıyorum resmen.
Size hem yaptığımız etkinliklerden, hem de bu etkinlikler için faydalandığımız sitelerden bahsetmek istiyorum.

Kitaplar;

Açıkcası kitaplar bu yıl dikkatini çekmeye başladı. Bazen üzülürdüm, masal okumak istiyorum dinlemiyor diye. Yaşına uygun kitaplar seçtiğinizde ve bunu alışkanlık haline getirmeye çalıştığınızda ilgisini çekmeye başlıyor, bizde öyle oldu. Tabi kitapları tavsiye ile almaya çalışıyorum artık çünkü gelişigüzel internetten aldıklarınız bazen hayal kırıklığı olabiliyor. Mesela İşbankası yayınlarının Orman Orkestrasını bilenleriniz vardır, biz çok severiz ve eğleniriz bu kitapla. Melis müzikli kitap seviyor diye hemen sipariş vermiştim, Uyuyan Güzel. Ama inanın bir cümlesini bile okuyamadım:) Hep kötü cümleler, öldürmek, kesmek derken kaldırdım ortalıktan kitabı:) Bu sıralar favorimiz Tombik Ayı:) Artık ben okuduktan sonra resimlere bakıp onun anlatmasını istiyorum, o da bana masal okuyor:)  Dr’dan alıyoruz genelde kitapları. Ayrıca aşağıdaki linkleri de inceleyinizz.

http://www.morpastore.com.tr/okul_oncesi.ma.htm
http://www.fonyayincilik.com/OKUL-ONCESI,LA_211-2.html#labels=211-2




Bu-Bu Etkinlik Setleri;

Bu setler artık çoğu yerde satılmaya başladı, Dr’larda da var ama aşağıdaki siteleri hem bu setler, hem de çeşit çeşit etkinlik malzemeleri için önereceğim size. İçinden çıkamayacaksınız:)  Alçı boyama, yapıştırma setleri, küp boyama ve birçok çeşidi var, inceleyin derim..

http://www.tahtakalehobi.com/
http://www.kirtasiyepaketi.com/











Oyun Hamurları;

Hepimizin bildiği Play-Doh oyun hamurları dışında, zıplayan hamur ve boncuk hamuru da sevdik biz. Ellere yapışmıyor ve güzel dokusu var. Kırtasiye paketinde bulabilirsiniz çeşitleri.






Etkinlik Kitapları;

Etkinlik kitaplarını mutlaka yaşına uygun seçmeniz önemli. Yoksa hem çocuk zorlanıyor, hem siz yaptırmaya çalışırken yoruluyorsunuz. Ayrıca bence bu dönem, noktaları birleştirme, soru cevap, eşleştirme oyunları için tam zamanı. Bizim sevdiklerimiz aşağıda;





Şablonlar;

Şablonlar için yaş aralığı genelde 5 yaş üstü ama ben yine de denemek istedim, karışık olanlar değil de biraz daha basit olanları yapabiliyor. Deneyin..



Ayrıca sevdiğimiz diğer etkinlik ürünleri;

Hama Maxi 

Henüz denemediğimiz ama uzman annem tavsiyesiyle aldığımız Hama Maxi boncuk dizme tablasını da inceleyin derim, boncuklar tablaya diziliyor, şablon yardımıyla, sonrasında üzerine yağlı kağıt kapatıp, ütülüyorsunuz ve ortaya minik eserler çıkıyor;)


Kinetik Kum

Kinetik kum diye satılan çakma kumları aman almayın, hem dokusu kötü, hem ele ve heryere bulaşıyor. Biz uzun süredir bu markayla oynuyoruz, ilk günkü gibi duruyor;



Ve diğerleri;




19 Ekim 2015 Pazartesi

Melis 3 Yaşında !

Gecikmeli bir doğum günü yazısı..

Tıpkı kutlamasında olduğu gibi.. Bazı talihsiz durumlardan dolayı 3. Kez ertelenen doğum günümüzü 5 Eylül’de yani tam 2 ay sonra yine tüm sevdiklerimiz ile kutladık. Birşeyi ertelememek lazım diye boşa demiyorlar:)  Neyse ki, öncesinde az biraz hevesimiz kaçsa da, içimize sinen bir gün oldu. Melis’i çok heveslendirmemiş olsaydık, aslında iptal edecektik ancak daha bu yaşta kursağında birşeyler kalmasın istedik:) O gün, bugündür, eğer seveceği bir aktivite yapacaksak ya da bir yere gideceksek, yollara düşmeden aklına düşürmüyorum:)

Gelelim bu özel günümüze, mekan konusunda geçen yıl memnun kaldığımız yer ile de bazı zamanlama sorunları vs konuları olunca, mekanı değiştirmeye karar verdim, ani bir şekilde. Fena da olmadı hani, daha geniş bir mekandı, bahçesine herkes sığabildi.





Sabah kahvaltısıyla başlayan günün konsepti tabi ki kaçınılmaz Prenses Sofia olduu:) Ki ben Çilek Kız olmasını isterken, bir önceki yazıdan da anlaşılacağı üzere, Melis kafasına takmıştı bir kere! Böyle konsept kıyafetlerini sevmiyorum, kalitesiz geliyor gözüme açıkcası. Önceden de araştırdığım Ella Tasarım’a tüm ölçüleri ve nasıl birşey istediğimi anlatınca, karşıma şaşırtıcı derecede güzel bir minik prenses elbisesi geldi. Şaşırdım, çünkü varolan bir modeli değil, karma birşey istemiştim, ölçüleri kendimiz vermiştik, ve 1 ay önce sipariş verdim ve ne zaman geleceğini unuttum bile. Zehra Hn’ın ellerine sağlık, görsellerde görünen kalitenin fazlasını yansıtmış..



Süs püs olaylarını yine ben hallettim, Sofia görsellerinden faydalanarak.. (İsteyenler mail atarsa, görselleri paylaşabilirim).  Baskı kısmında yine Acıbadem Copy Center hızlıca yardımcı oldu.



Defalarca ertelememe rağmen, Palyaço ablamız Ela da yanımızdaydı, gelmese, yani o gelmese üzülürdüm, önceden birkaç doğum günü partisinden tanışıyoruz ve Melis illa ki kız palyaço olsun diyince:) düştük Ela’nın peşine:)

Benimle önceden birkaç kez kuaföre geldiği için Melis hanım:) o gün sanki yıllardır kuaföre gidermiş edasıyla oturdu koltuğa, incecik saçlarına o minik tacı tutturacak diye kuaför epey uğraştı tabi:) Sanki gelin hazırlıyor gibiydik, komikti bu aşama benim için doğrusu..

Günün en önemli ve benim için en kıymetli kısmı, pastamız. Benim yüreği, emeği, kendi, ruhu, kahkahası güzel dostum Nesrin teyzemiz elleriyle yaptı, evet hem de her detayını.. Ona ne kadar teşekkür etsem ve gerçekten ne yapsam hakkını ödeyemem, sadece o gündeğil, her zaman benim pıtırcığımın öz teyzesi kıvamında. Sen hep ol yanımızda, heyecanla beklediğimiz, içinde büyüyen fındığımızla hem deee ! ;) Tabi nazik eşi Eyüp amcamızı da atlayamam, haftalar öncesinden en güzel pasta malzemelerini almak için koşturması, konfetiler patlatarak Melis'imin yüzünde güller açmasına sebep olması çok çok kıymetli, iyi ki varsınız!



Minik prensesim büyümeye devam ediyor, ilk heyecanlarımız, beklentilerimiz yerini keyifli paylaşımlara bıraktı, sohbet edebilmek, birlikte uyumak, artık daha güzel aktiviteler yapabilmek o kadar güzel ki..  Zor ama bu harika his için herşeye değiyor, yorgunluktan ölüyorsunuz, sinirden çatlıyorsunuz ama unutuyorsunuz, yapmayacağım dediklerinizi defalarca yapıyorsunuz, düşünün nasıl garip bir bağ. Bu bloğu ilk açtığım zamanları okuyorum nasıl tazecikmişiz, hislerimiz, yaşadıklarımız, gün geçtikçe anlamlı hale geliyor burada biriktirdiklerim, harika bir hatıra olacak, mutluyum.

E buyrun biraz günün özeti ;)






















3 Yaş Krizi, Serzeniş, Bir Medet vs..

Hayatımın en önemli tecrübesinde, annelikte, sanırım bu zamana kadarki en zor dönemden geçiyorum. Her dönem, her yıl, zorluk/kolaylık dereceleri değişiyor ama bu dönem niçin zor diyorum; sabırlı sakın yapılı biriyken bazen bir canavara dönüştüğüm için, dışarda öfke krizine girmiş bir anne gördüğümde söylediklerimi hatırladığım, şu an kendimi kontrol etme aşamasında bocaladığım için..

İletişimin bakışla, dokunmakla, hissetmekle sınırlı olduğu ilk yıl, terrible two ile tanışılan ikinci yıl sonrası bizde üçüncü yıl gerçekten horrible three seviyelerinde!.. Durum her an böyle değil, herhangi bir şeye takıldığında böyle. İşte o an ne yapsanız ikna olmayan bir minik canavar duruyor karşınızda, iletişim kurma yolu sadece ve sadece ağlamak oluyor, uzun sürdüğünde sinir krizine dönüşüyor, gözleri, hali, tavrıyla bambaşka bir çocuk oluyor. İşte bu aşamada bildiklerimi uygulamakta güçlük çekiyorum. Dışarıdan dinlendiğinde çocuk bu, geçecek, şöyle davran, böyle davran diyen seslerle çok karşılaşıyorsunuz, ancak yaşadıklarınıza tanık olması lazım insanların sizi anlaması için, daha doğrusu anneler en iyi anlayabilecek olan, öyle değil mi ?

Normalde yaşına göre gayet akıllı, hafıza konusunda şaşırtıcı, sosyal, dışa dönük bir çocuk olmasına rağmen, konu istediği bir şeye ulaşamamak olduğunda, bu bir nesne olabilir, birşeyi yapmak, gitmek, herşey olabilir, o an hayattan kopuyor. Evet denedim; konuşmayı, hislerini ona anlatmayı yani aynalamayı, tepkisiz kalmayı, tepki göstermeyi, ceza vermeyi, kendi haline bırakmayı, hiçbirinde sonuca ulaşamadım, yol katedemedik, durum aynı. Pedagog’a götürmeyi düşündüm ama sonuçta bu her gün yaşanan ya da sürekli olan bir durum değil, öyle olsa zaten bence koşulsuz şartsız tedavi şart. Ama anlık yaşanan ve sık olan bu krizlere karşı neler uygulamamızı söyleyeceklerini biliyorum. Faydası tartışılır belki ama ben çok etkisi olacağını düşünmüyorum. Peki ne yapmalıyım ? Bir yerlerde eksik, yanlış birşeyler var ? Bir gün bir yazı okuyorum, bir olaya tanık oluyorum evet diyorum bundan sonra şöyle davranacağım, uygulayamıyorum ya da hangisinin doğru olduğuna karar veremiyorum.. Kreşe vermek belki çözüm olacak ancak benim bu konudaki düşüncelerim biraz katı ve farklı, yani henüz erken olduğu düşüncesindeyim Melis için, bu ayrı bir yazı konusu.. E bunu da eledik, ne çözüm kaldı geriye ?



Yetememek ya da yetersizlik hissi fena bişey, en iyi çalışan anneler bilir. Ki ben bunu çok yaşamamıştım çünkü ilgi konusunu abarttığımı düşünürdüm, iş saatleri dışında tüm hayatım Melis. Bana fazla düşkün, haftaiçi geç saatlerde eve gelmediğim için tüm vaktim onunla, deliler gibi oyun oynuyoruz, kitap okuyoruz, çıldırıyoruz, eğleniyoruz. Haftasonu aman nereye hangi aktiviteye götürsek diye şaşırıyoruz, haftaiçi sitedeki yaşıt arkadaşlarıyla birarada olmasını sağlıyoruz. Sanırım asıl sorunumuz bu, fazla ilgi, fazla vermek.. Bir oyuncak istediğinde hemen önüne koymamak, biraz kendi başına oynayabilmesini sağlamak, kriz anlarında sakin kalmak, belki bazen minik cezalar vermek, koştur koştur büyütmemek gerekli belki, ama hangimiz /kaçımız yapabiliyoruz bunları ? Ebeveynlerin kararlılığı, kişiliğiyle de bağdaştırıyorum ben bu sonuçları, yani şahsen fazla duygusal ( tipik Balık burcu anne), hemen ufacık şeylerle dertlenen biri olunca, bu karmaşalarım normal sanırım ?

Desteğe ihtiyacım çok, birinin bana bunu yap demesine, kesin çözümlere, psikolojisinin altında yatanları bulmaya.. Her yaşın kolaylığı ve zorluğu çok, kolaylıklarından dolayı hafiflediğim doğru ama zorluklara düşünce fazla ağırlaşıyorum.. Yorgunum..

Öyleyse önerilerinizi, hikayelerinizi, mutlu sonlarınızı bekliyorum :)

Mutlu anneler ve dolayısıyle mutlu çocuklar olsun hayatta, gündemde hep kara şeyler okurken bu aralar, nacizane bir umut benimki..