Her büyüme döngüsüne ait
yazdıklarım o kadar kıymetli ki benim için. Her seferinde Melis’in bir gün
bunları okuduğunu düşünüyorum, ne çok olacak ilk yıllarına ait kendi hakkında bilecekleri..
2.5 yaşını doldurdu artık pıtırcık.
Adını sorduğunuzda hemen soyadıyla birlikte söylüyor, pıtırcık da onunla o
kadar özdeşleşti ki, arada da ben pıtırcığım diyor: ) O konuştukça, biz mest oluyoruz,
net kelimeler kullanıp, çok güzel ifade ediyor artık ve bu olay çat diye
oluyor, yani aman konuşmuyor hala, hık mık diyor diye endişelenmeyin. Her çocuk
farklı işte..
Geceleri uykuya geçmesi o kadar
uzun sürüyor ki.. Onun kendi yatağında önce yanyana yatıyoruz, genelde gün
içinde etkilendiği şeyleri anlatıyor defalarca, sonra anne ben senin kucağında
yatacağım diyor, bir fasıl böyle geçiyor, sonra anne beni salla, anneannem beni
uyutsun, anne senin yatağında yatalım, anne yanyana yatalım şeklinde uzayaan
bir durum bizim uykuya geçme süreci. Tabi bunun sonunda halimi düşünün.. Kendi
yatağında uyumaya alıştırmıştık, yani o inatla kalkıp gelse de, ben geri
götürüyor, uyutup tekrar dönüyordum. Ama bu sıralar mümkün değil, çünkü anne
seninle uyuyacağım diye tutturup, sıcacık sarılınca, mis kokusunu bırakabilmek
mümkün mü ? Durum böyle olunca ve bu cadı üzerini bile örtmeyince, bu sefer biz
perişan uyuyoruz.. Ha, bir de gece o karanlıkta odasında yorganını ve yastığını
eline alıp dayanıyor bizim yatağın başınaJ
Anneannesiyle ilişkisi bambaşka..
Herşeyi illa ki ona da gösterecek, oyun oynadığımızda da anneanne gel bak ne
oynuyoruz, yemek yerken, anneanne de yesin gibi.. Anneciğim gün içinde
yorulduğu için bari akşamları keyif yapsın diye uğraşırken, bu bıcırık pek izin
vermiyor. Gündüz dışarı çıkalım diye tutturuyor, gittikleri yerleri de bize
anlatmıyorlar, sırmışJ
Varsın söylemesinler, yeterki anneannesiyle bir sürü anısı olsun, onu çokk
sevsin...
Babasını sakalları var ise öpmüyorJ Bazen sadece babasıyla
kalmaları için yalnız da bırakıyorum. Şükür ki, ilgili yani herşeyiyle ilgili,
asla oflayıp puflamayan bir babası var. Haftasonu birlikte çıktıklarında hiç
aklım kalmıyor bu yüzden, biliyorum ki benim kadar detayı düşünüyor. Bunu
yapmak lazım mutlaka, çünkü size bağımlı olunca, yalnız kendinize vakit
ayıramıyor olursunuz. Akşamları yine de hep benimle oynamayı tercih ediyor, bu
biraz yorucu oluyor.. Babayı dahil etsek de bazı zamanlar, hayır anne gelsin diye
tutturabiliyor. Sanırım haraketli, müzikli, hoplamalı zıplamalı oyunları ben
oynattığım içinJ
İnanın terapi gibi, akşam onca yorgunlukla eve gidince, size sarılan, annecim
çok özledim diyen bir bıdığın mis kokusunu içine çekince, geriye ne kalır ki ?
2.5 yaş kontrolümüze gittik bu ay..
Özellikle kan tahlilleri yaptırmak istedim, doktorumuz da genel bazı tahlilleri
yaptı, bir sorun çıkmadı şükür. Sadece D vitamini biraz sınırda olduğu için,
bunun takviyesine başladık.. Son aşısını oldu.. Ortalığı yıkacak derken, sesi çıkmadı,
kan alınırken de ağlamadı, çok şaşırdıkJ
Geçmiş yazılarımdan hatırlarsınız,
1 yaşından sonra iki kez balık yedirdiğimiz gün zehirlenmişti. Balığa ara
vermiştik. Aylar sonra tekrar denediğimizde de bu sefer o istemedi, ağzından
çıkardı sürekli. Yine aylar sonra denedik ve yediii. Buna o kadar sevindim kii,
tahmin edersiniz. Artık balık da yiyor. Geriye yoğurt ve peynir kaldı. Bunlar
asla yemedikleri.. Birşeyin içine de katsak asla yemiyor, bakalım belki bir
zaman aşarız..
Müzikle arası inanılmaz iyi,
akşamları müzik seansımız var bu yüzdenJ
Bayılıyor oynamaya, hatta şarkıları söylüyor sözde sürekli ağzını oynatıp..
Mikrofonu eline alıp bir hareketlerJ
Kendi kendine telefonla konuşuyor,
nasıl neler anlatıyor, nasıl bir hayal gücü bunlardaki yahuJ Bazen gizlice kameraya
alıyoruz. Gelecekte izleyip çok eğlenecekJ Bir dünya fotosu videosu var, ödüm kopuyor bir gün birşey olur diye bunlara,
sürekli yedekliyorum. Hatta onların bile yedeğini almalı mı ?
Haftaiçi dışarda çok vakit
geçiremediğimiz kuzuyu, haftasonu nereye götüreceğimizi şaşırıyoruz. Tiyatro en
sevdiği, şimdiye kadar kaç kere götürdük hatırlamıyorum bile. Son zamanlarda
gittiğimiz Canım Kardeşim’i tavsiye ediyoruz. Çok eğlenceli bir oyun. Ayrıca
Tiyatro Alkış’ın Pinokyo’suna da denk gelirseniz kaçırmayın. Eğer sonuna kadar
oturup, izliyorsa, kış ayları için Tiyatro güzel bir aktivite.
Kendi yaşıtı arkadaşlarıyla güzel
vakit geçiriyor, kendi aralarında konuşuyorlar, oyun kuruyorlar artık. Fazla
vakit geçirirlerse sonlara doğru zıvanadan çıktıkları oluyor, oyuncak kavgası
malum. Kendinden büyüklere ise bayılıyor, herşeyini gösteriyor onlara, oynamak
istiyor sürekli. Onunla saatlerce
saklambaç oynayın sıkılmaz..
Çıplak dolaşmaya bayılıyor, üzerini
çıkartıp çıplak ayaklarla dolaşacakmış, bunun kavgasındayız şu dönemlerde,
defalarca giydiriyoruz, o yine soyunuyor. Yakın çevremden de çok duyuyorum
bunu, öyle bir dönem herhalde..
Kıyafet beğenmiyor, kış günü yazlık
şapka ile çıksın, evde kolsuz montlarını giysin, yazlık şortlarını gitsin, üstüste
giyinsin gibi çıldırtıcı istekleriyle boğuşuyoruz. Bir gün son bulacaktır değil mi ?
Tuvalet eğitimine henüz
başlayamadık, yani biz konuya eğilimliyiz ama o değilJ Yapmıcam, bez takıcam diyip
geziyor, bazen oturmak istiyor, hadi diyoruz yapmıyor, ya da oyun haline
getiriyor. Bu sıralar ona bak şöle şöle vs vs .. anlatıp, sana piyona alacağız
diyoruz bakalım. Tuvalet kitabı ve stickerları, teşvik edici şeyler de var ama
hiçç istek yok. Malum kış ayındayız diye ısrar etmiyorum. Ama Nisan-Mayıs aylarında
öyle ya da böyle başlayacağız. Bu konu da kafamda emzirmeyi bırakmak kadar
büyük. O kadar korkarken çok kolay olmuştu vedalaşması, umarım bu da öyle olur.
Önerilerinize açığım, bu gibi inatla geçiş yapmak istemeyen örnekler varsa
elinizdeJ
Yemek konusunda sorun yaşamıyoruz
genel olarak, yemek yiyor ama zor yiyor. Sevgili doktorumuz her ne kadar,
oyunla yememesi lazım, yemiyorsa bırak dese de, maalesef durum öyle olmuyor.
Kahvaltı yapmıyor denecek kadar az. Öğle yemekleri iyi, akşamları bazen
zorluyor. Yani mutlaka oyunla, birşeyle oyalanarak yiyecek, sevdiği bir yemek
ise kendi yemek istiyor. Bu sıralar limona takıkJ
sıkıp sıkıp içiyor, kabuklarını yiyorJ
Hayatımıza bambaşka renkler katan, bana
sabırlı olmayı, en sinirli olunan anlarda sessiz kalmayı öğreten, uzun süre
uzağında duramadığım, bazen o büyüdükçe küçüldüğümü hissettiğim, aşktan başka
hislerle içimi tazeleyen, kokusuyla huzur dolduğum Melis’imizle devam ediyoruz
büyümeye..
Yeni bir paylaşımda buluşmak üzere.
Sevgiler.
Birazcık foto..
Ne kadar benzer özellikler gösteriyorlar çocuklar. Benim kızım da 2.5 yaşında oldu. Hem de tam 16 Ocak'ta. Uykuya dalmada zorluklar, giyinmeye direnmeler, ve uzayıp giden sendrom hikayeleri. Sizde de var mı kriz durumları? Bazen kararsız kalıyorum dediğini mi yapmalıyım yoksa hayır mı demeliyim anlarında. Sevgiyle büyüsünler inşallah.
YanıtlaSilEvet, her dönem başka takıntıları oluyor bu kuzuların:)
SilBloğunuzu inceledim, ne güzel atölye çalışmaları paylaşmışsınız..
Teşekkür ederim. Çocuklarımız da yaşıt hatta aynı gün mü?( İpek 16 Temmuz'da doğdu.) Paylaşacağımız pek çok şey olacaktır daha. Takipteyim.
YanıtlaSilMelis 5 Temmuz doğumlu.. Ben de takipteyim, instagramda da görüşelim:) melissmum hesabım.
SilSevgiler..
yeniliyorlar insanı dediğiniz gibi.. Bazen eşime diyorum ya olmasaydı ne yapardık diye. Şakayla gezerdik, sinemaya giderdik diyor. ama ben dünyaları değişmem bu kokuya.. İş yerinde çalışırken kızımı özleyince arada açıyorum okuyorum yazılarınızı. :) Yemek yerken yemeğe konsantrasyon olamama bizde de var ve çok sinir bozucu olabiliyor. Tuvalet eğitimini 4 gün evde onunla birlikte kalıp, markete gidip gelme ve kısa gezmeler dışında 4 gün boyunca evde kalarak çözdük biz. Ve inanın başında siz olduğunda herşey farklılaşıyor ne kadar anneanneler başlarında olsa da anneyi bu konuda daha ciddiye alıyorlar. sevgiler ♥
YanıtlaSilTuvalet eğitiminden çok korkuyorum benn, çünkü reddediyor oturmak istemiyor vs vs.. Kış geçince öle ya da böle başlayacağım ben de aynı şekilde biraz yanında kalıp ilgilenmek istiyorum. Blogta bi yazınız yok sanırım bununla ilgili. Önerileri bekliyorummm:)
SilÇok teşekkürler.
Sevgiler.